ORTAK PAYDA
İSLAM’DIR
SELİM GÜRBÜZER
Dile kolay, tam otuz beş yıl kendini
öğretmenliğe adadı. Öğretmenlik aşkı bu ya Almanya’da ki gurbet çocuklarımız
kimlik kaybına uğramasın diye Berlin’e atanır da. Zaten iyi bir eğitimci olduğu
yazdığı eserlerden ve verdiği konferanslardan besbelli.. Öyle ki öğretmenlikten
emekli olduğunda “Hocanın rahmetlisi olur emeklisi olmaz” deyip her fırsatta
gençlere yönelik kültürel faaliyetlerden geri durmazda. Hatta edebiyat tarih,
din, psikoloji alanlarında toplam 55’i aşkın yazdığı eseriyle adından söz ettirir
bile. Bu arada ülkemizin mümtaz şahsiyetleri hakkında yazdığı makalelerle gelecek
nesillere ışık saçmayı da ihmal etmez. Nitekim Seyda Hz.lerinin vefatının
ardından yazdığı makale bunun bariz bir göstergesidir. Madem öyle, Vehbi Vakkasoğlu o mübarek
hakkında ne yazmış bir görelim, bu sayede bizde ruhumuzu bir terennüm etmiş oluruz:
SEYYİD MUHAMMED RAŞİD
EFENDİ'NİN ARDINDAN
İnsanımızı ayakta
tutan; iç ve dış bozgunlara karşı güçlü ve dirençli kılan, kültürümüzü nesilden
nesile sessiz sedasız büyük bir tevazu ile nakleden büyükler vardır. İsimleri,
resimleri bilinmez büyüklerdir bunlar. Çünkü saklanmayı, mahviyet perdesiyle
örtülü kalmayı kendileri isterler. Onlar kendi varlıklarını öne çıkaran her
türlü alâyiş ve nümayişten uzakta kalmaya özel bir özen gösterirler,
hizmetlerinin karşılığını hakiki âlemde görmeyi umarlar, bunun için de talip
oldukları şey sadece ve sadece Cenab-ı Hakk'ın rızasıdır.
Bu büyükler, Allah rızası yolunda, dayanılması
çok zor ceberutlara, baskıcılara, laiklik perdesine bürünüp gizlenmiş din
düşmanlarına müthiş bir direnişle karşı koymuşlar, yollarından dönmemişler,
geleceğe dair ümitlerinden vazgeçmemişlerdir. Daha doğrusu, geleceğin nasıl
olacağını fazla da düşünmeden İslam'a, imana sahip çıkmışlar, neticeyi Allah'ın
rahmetinden bekleyerek rıza ve tevekkül göstermişlerdir.
Bugün iman ve İslam davasındaki
insanlarımız yakın geçmişimizde yaşanan şerefli mücadeleleri bilmek
zorundadırlar. Bilmek ve vefa duygusunun gereğini yerine getirmek
borcundadırlar. Geçmişin zorluklarını bilmek, hem bugünümüz için dersler
verecek, hem de içinde bulunulan kolaylık ve imkânların şükrünü ihmal etmemeye
sebep olacaktır. Ayrıca bu isimsiz kahramanların tanınması, hizmetlerinin
bilinmesi, onların haksız suçlanmalarının da önüne geçecektir. Zira bugünün
şartlarından geçmişe dönüp bakınca, birtakım yanlış değerlendirmeler yapılıyor
ve bu suretle de devrin ilim adamları, Allah dostları manevi dinamikleri
suçlanabiliyor.
İşte onlardan biri... Bir büyük silsilenin
günümüzdeki temsilcisi, manevi dünyamızın temel yapı taşlarından Muhammed Raşid
Erol Hazretleri... Ebedi âleme göçüşüyle bütün müminleri büyük bir hüzne boğdu.
Ancak, milli birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz bir dönemde dahi, ne
yazık ki, başta devlet radyo ve televizyonları olmak üzere medyamız bu olaya
göz yumdu. Bu görmezden gelişin temel sebebi, bir eski hastalıktır. Bizi bir
vatanda iki millet haline getiren eski bir hastalık. İşin içine din, dindarlık,
daha doğrusu İslamiyet girince, bir kısım aydın ve bürokratımızın hala
kendilerini kurtaramadıkları laiklik hassasiyetiyle çekinmek, korkmak,
endişelenmek ve bu suretle de uzak kalmak, lakaytlaşmak duygusu... On binleri
ilgilendiren ve heyecanlandıran bir olayda dahi kör ve sağır kalmak
vurdumduymazlığı, bu eski aydın hastalığının temel belirtisidir. Oysaki vefat eden maneviyat kutbu, ülkenin
sadece güneydoğusunda değil, her yanında bir manevi asayiş muhafızı gibiydi.
Ona gönül bağlamış olanlar, her türlü kargaşaya ve teröre karşı, ülkenin her
yanında güçlü bir teminat idiler. Ve varlıklarıyla terörü önlemeye giden yolun
nerelerden geçmesi gerektiğinin de işaretini veriyorlardı. Anadolu'yu bir
huzur ortamı haline getirmekte samimi olanların onlarla ortak paydalar
aramamaları mümkün mü?
Evet, daha kısa zaman önce, Muhammed
Raşid Erol Hazretleri'nin başına gelen sürgünlü olaylara bakılınca,
yöneticilerimizin bindiği dalı kesme gafletini bile aşan bir şaşkınlık içinde
olduklarını açıkça müşahede ediyoruz. Nedir bu korku? Bırakınız bu büyüklerin
faaliyetlerine yardım etmeyi, onların vefatlarını ve bunun meydana getirdiği
yurt sathına yayılan acıyı haber değerinde bile görmemek gafleti hala
sürebiliyor. Bu kafayla halkla bütünleşmek nasıl mümkün olacaktır? İnançlarda,
duygu ve düşüncelerde birlik ve beraberlik nasıl sağlanacaktır? Bütün yurt
sathında olduğu gibi, Güneydoğu'da da temelli ve esaslı bir birliğin ve ortak paydanın adı İslam'dır. Artık
bunu yok saymanın imkânı kalmamıştır.
O bölgemize saldıran eşkıyanın bile,
gerçek yüzünü din açısından göstermeye başladığı bizzat Genelkurmay Başkanı
Sayın Doğan Güreş Paşa tarafından açıklanmıştır. Güreş Paşa'ya göre, bir kısım
teröristler, ''Buralarda eskiden bizim ecdadımız yaşıyordu ve kiliseler vardı''
diyorlar. Dış kaynaklı, Ermeni destekli Hıristiyani hülyaların açığa çıktığı
bir zamanda bile, artık bazı tarihi yanlışları bir tarafa atıp, insanımızı
İslam harcıyla birleştirmeyi, düşünemeyenlerin samimiyetlerine nasıl
inanacağız?
Şeyh Muhammed Raşid Hazretleri'nin
mensup olduğu manevi silsile, iman ve irşad sahasının en parlak ve etkili
yollarındandır. Öyle ki, bir zamanların meşhur eşkıyaları olan Hamido ve Celilo
dahi, Gavs Hazretleri'nin sohbet halkasında yepyeni bir şahsiyet haline
gelmişler, eski hayatlarından tamamen çekilerek, tertemiz bir ömür
yaşamışlardır. Bunun binlerce örneği, o mütevazı Menzil'de halen yaşanmaktadır.
Bunca
ibretli olaydan sonra, hala birtakım temelsiz fobilerle yurdumuzun manevi
dinamiklerine, göz yummanın gafletle de tarifi zorlaşmaktadır. O maneviyat
büyükleri bu dünyadan ve sizlerden bir şey beklemiyorlar. Siz ise iddialı
olduğunuz dünyevi rahat ve huzurun sağlanmasında onlara çok çok muhtaçsınız.
Bırakınız inancı, böyle bir fayda için bile onlara yaklaşamamanın, dost
olmamanın altındaki psikoloji nedir? Evet, artık bu tahlili yapmanın ve
birtakım fobilerden, komplekslerden kurtulmanın çoktan zamanı geldi ve geçiyor
bile.
Muhammed Raşid Hazretleri'ne Allah'tan
rahmet, geride kalan sevdiklerine sabr-ı cemil diliyor, bu kudsi silsilenin
kıyamete kadar ''imana hizmet'' yolunda muvaffakiyetini Cenab-ı Hakk'tan niyaz
ediyorum.
Velhasıl; Vehbi Vakkasoğlu’nun dediği gibi hem
maddi hem de manevi huzurun sağlanmasında onlara çok muhtacız.
Vesselam.
http://www.enpolitik.com/kose-yazisi/2676/ortak-payda-islamdir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder